3 Ocak 2016 Pazar

41. Bölüm: İŞTE MERAKLA BEKLENEN SON BÖLÜM - 41/41



 

Rahat okunması için kitabı üç kısıma ayırdık; Giriş, Gelişme ve Sonuç.

 

Bu üç kısmı da, kendi içlerinde toplam 41 bölüme böldük.

 

41. Bölüm, Sonuç kısmına aittir ve Sonuç kısmı 11 bölümden oluşmaktadır. (31-41)

 

Bölüm’de yer alan alt başlıklar şunlardır:

 

41. Bölüm: İŞTE MERAKLA BEKLENEN SON BÖLÜM - 41/41.

41-a) O şarkı

41-b) Gönül’le helalleştiler

41-c) Vuslat

41-d) Artık avuçlarımızda dua var

41-e) Bir bakmışsın.

41-f) Rüya.

 

Buyrun bu bölümü okumaya başlayalım:


(DİREK SON BÖLÜMÜ TIKLAYAN OKUYUCULARA:

NEDENİNİ KİTABIN GİRİŞ YAZISINDA VE 40. BÖLÜMDE AÇIKLAMIŞTIK,

BU SON BÖLÜM TAMAMEN KURGUDUR.)
 

Merhaba, ben Efkan Vural. Celȃl Çelik’in yakın dostu ve komşusuyum.

 

Celȃl’e söz vermiştim. Vuslattan sonra kitabı ben tamamlayacağım diye… Kitabın başında belirtmiştim.

 

Evet, Allah, Celȃl Çelik’in Allah’ım kitaba hüsn-ü hatime lütfet, duasını kabul etti. Onu çok özlüyorum.

 

Rahmetli Celȃl kitapta, bendeniz hakkında hakettiğimi düşünmediğim övgüler yazmış. Celȃl’e söz verdiğim için değiştirmedim ama Allah layık etsin diye dua etmek istiyorum.

 

 


 

Celȃl’in ateşi birtürlü düşmüyordu. 11 Kasım 2015’te onu Ankara Onkoloji Hastanesine yatırdık. Annesi ve babası dışında kimseyle görüştürmüyorlardı.

 

Birkaç hafta sonra doktorlardan izinle yanına girdim.

 

Odaya girdim, yatağın kenarındaki sandalyeye oturdum, elini tuttum. Elleri soba gibiydi, elimi yaktı. Celȃl nasılsın, ben Efkan hocan, dedim.

 




Zor araladığı gözlerini kısık açtı. Kıpkırmızı kan çanağı gibiydi. Hocam, kaç gündür rüyamda meyve bahçeleri görüyorum.

 

Yemyeşil bir bahçedeyim, enfes kokular ve rengarenk çiçekler, hocam cennet mi orası? Bir ses, bana Gönül’de gelecek, dedi.

 

Gözyaşlarımı belli etmemeye çalışarak, Celȃl tertemiz yüreğin var, evet sen cenneti gördün, dedim. Gülümsedi. Hocam sen elimi tuttun sıcaktı dimi, o an bişey hatırladım, dedi.

 

Ne hatırladın Celȃl? , dedim. Hocam sana Türk Sanat Müziği CD’si yapmıştım ya, orada da vardı, bir şarkının hikayesini hatırladım, dedi.

 

Gerçekten yaptığı CD’leri arabada dinleyerek bize sanat müziğini sevdirmişti. Hangi şarkı Celȃl, dedim. Avuçlarımda hala sıcaklığın var, isimli şarkı hocam, dedi.

 

Önceden, besteci bu şarkıyı ayrıldığı sevgilisine yapmış sanıyordum hocam, dedi. Doğru, öyle değil mi? , dedim. Hayır hocam diyerek anlattı.

 

Hocam bu şarkının güfte ve bestesi Yusuf Nalkesen’e ait. Besteci çok sevdiği biricik kızını Lösemi’den kaybeder. Bu besteyi ölümünün ardından kızı için yapar.

 

Neden, elimi tuttuğunda bu şarkıyı hatırladım hocam, dediğini şimdi anladım.

 

Celȃl vuslat yok daha, iyileşeceksin, kitabın basılacak, okulda imza günü yapacağız, kitabını öğrencilere imzalayacaksın, tamam mı, kendini bırakma, dedim.

 

 


 

Gözü daldı sonra hocam dün öğleden sonra bir numara aradı. Açtım ve alo deyince ses tonundan tanıdım. Gönül aradı, helalleştik hocam, dedi.

 

Celȃl neler konuştunuz, dedim. Konuşurken boğazı kuruduğu için şişeyi ağzına dayayıp su içirmemi istedi, içirdim sonra anlatmaya başladı.

 

Anlattıklarını karşılıklı diyalog olarak aşağıda yazıyorum:

 

Gönül: Alo?

Celȃl: Gönül?

G: Evet Celȃl ben Gönül

 

Celȃl ağlamaya başlamış ve:

 

C: Gönül Seni sevmekten hiç vazgeçmedim. Seni biran olsun unutmadım.

G: Celȃl ben senden başkasını sevmedim, inan bana. Sen, ilk ve son aşkımsın.

 

C: Beni neden bıraktın o zaman?

G: Celȃl ne dersen haklısın. Ama dinle.

C: Evet

 

G: Celȃl seni bıraktığımda ben lise sondaydım. Ve senin yürüşündeki dengesizlik seni her görüşümde artıyordu. İlerisini düşününce korkuyordum.

 

G: Seni kırmaktan korktuğum için birtürlü söyleyemeye cesaret edemedim. Gelecekten korktuğum için seni terkettim. Çünkü o zaman çocuk sayılırdım, normal düşünemiyordum. 

 

G: Ama o mektubu ağlayarak yazdım çünkü hayatta senden başkasına aşık olmadım inan. Şimdiki aklım olsa tekerlekli sandalyede de olsan, seni asla bırakmazdım, sana bakardım. 

 

C: Kırdın ama Gönül, o mektuptan sonra sigaraya başladım. Büyük üzüntü yaşadım. Hastalandım, şimdi tekerlekli sandalyedeyim.  

G: Celȃl ben çok üzgünüm…

 

C: Üzülme, benim kaderimde sayende ilahi aşka ulaşmak varmış. Ama birara depresyona girdim. Hastaneye yattım. Sayende hayata tutundum. Hastanede tek tesellim gözlerini düşünmekti, hiç aklımdan çıkmadı, baktığım heryerde sen vardın Gönül, gözlerin vardı…

 

C: Sen benim moral kaynağımdın…  Duydum hayalini gerçekleştirmişsin. Öğretmen olmuşsun ve evlenmişsin.

 

G: Merak ettiysen söyleyeyim, babamı kaybettikten sonra benimle gerçekten ilgilenip teselli veren üniversiteden arkadaşım Galip’ti. Onunla o yüzden evlendim, şimdi iki oğlumuz var.

 

C:  Senden başkasını sevmedim demişti. Galip’i sevmedin mi?

G: O çok iyi biri, seviyorum ama aşık değilim. Evlendim çünkü iyi biriydi ama aynı zamanda sana benziyordu.

 

C: Gönül ölüyorum. Kan kanseriyim. Seninle yaşadığım o birkaç gün kısa ömrümün en güzel günleriydi. Mahşerde rahat etmeni istiyorum, sana hakkımı helal ediyorum. Beni unutma…

 

G: (ağlayarak) Aygül’üm de kan kanserinden yedi sene önce ölmüştü. Biliyorum çektiğin sıkıntılarını… Sana çok dua edeceğim. 

 

C: Aygül kim Gönül?

G: Kızım. İlk çocuğum.

 

C: Allah sabır versin Gönül, inşallah cennette kavuşacaksınız. Gönül, namaz kılıyor musun, Seher vakti Rabbimize el açıp içini döküp ağlıyor musun, çok duygusaldın…

 

G:  Amin, Evet, Aygül öldükten sonra başladım, yedi yıldır kılıyorum Celȃl.

 

C:  Gönül sana olan aşkım, artık ilahi aşka döndü. Önceden dostlarımla sohbet ederken sözü hep sana getirirdim, senden bahsederdim.

 

Şimdi herkese Allah’ı ve Efendimizi SAV anlatmak için kitap yazıyorum. Konuşmalarımda ve yazdığım kitapta, bu ilahi aşkla sözü, hep Onlar’a getirdim. Yani Sohbet-i Canan’a bağladım.

 

Şu an sağlıklı olsam ve sen de bekar olsan, herzaman birlikte cemaat olup namaz kılmak ve yurdumuzun gençleri namazla buluşup huzur bulsun diye beraber koşturmak isterdim, …

 

… Yani, sevdiğimle beraber dinimize hizmet edeyim diye seninle evlenmek isterdim.

 

Bir bahar yağmuru altında ıslanarak beraber elele yürümek hayalim vardı hep…

 

G:  Celȃl ben şimdi Edirne’deyim. (burnunu çekip ağlayarak) inşallah yaza kadar bekle, sakın ölme. Ankara’ya gelince seni dünya gözüyle göreyim. Senin yaşadığını bildiğim için dünyanın anlamı var benim için… 

 

C:  Hemşire kan almaya geldi Gönül, kapatmalıyım. Hakkını helal et.

G:  Sonuna kadar helal olsun Celȃl, nolur affet beni.

 

C: Affetmek Allah’a mahsus. Hakkım varsa helal olsun. Allah her iki dünyada da yüzünü güldürsün, mesut etsin,  her namazımda duamdasın Gönül… 

 

Ona çok benzeyen BraveHeart [Cesur Yürek] filmindeki  başrol oyuncusu Catherine McCormack
 

***

 

 

Celȃl’e söylemedim ama Gönül’den aramasını ben rica ettim.

 

Celȃl’le beraber -akülü sandalyesiyle- mahalleyi gezerken gösterdiği, kızın akrabaları olan siteye gidip soruşturdum ve Gönül’ün numarasını öğrendim… 

 

Hemşireler odadan artık çıkmamı istediler. Celȃl’i bu son görüşüm oldu.

 

Eve dönerken CD’den o şarkıyı açtım. Sözlerini dikkatli dinleyince gözlerim yaşlarla doldu.

 

 

Avuçlarımda hala sıcaklığın var

 

Avuçlarımda hala sıcaklığın var, Sıcaklığın sıcaklığın var inan

Unuttum dese dilim, Yalan yalan yalan vallahi yalan, Billahi yalan

Hasretindir içimde hep alev, hep alev, hep alev alev yanan

Unuttum dese dilim, Yalan yalan yalan vallahi yalan, Billahi yalan


Beste: Yusuf Nalkesen

Güfte: Yusuf Nalkesen

Makam: Kürdîli Hicazkâr

 

Büyük bestekar Yusuf Nalkesen (1923-2003) bu şarkıyı 1982'de bir şubat akşamı lösemiden hastanede vefat eden kızı İnci için yapmıştır.

 

 


 

Son anlarında yatağında ateşler içinde yatarken sürekli kapıya bakıyormuş. Bir ara biraz doğrulur gibi olmuş, anne geldiler, hakkını helal et, babama selam söyle, demiş.

 

Celȃl, 23 Aralık 2015’te hastane odasında son nefesini vermiş. 

 

İsa abi ve Nuriye ablayı yalnız bırakmamak için onların arabasıyla Ereğli’ye gittik. Zira Celȃl dedesiyle aynı mezarlığa gömülmeyi vasiyet etmişti.

 

Cenaze namazı, Celȃl’in akülü arabayla Cuma namazlarına gittiği Ulu camide kılındı. Cenaze namazını, Celȃl’i çok seven Ereğli müftüsü Yusuf Eseroğlu hoca kıldırdı.

 

İsa abi, ben şimdi napacam hocam, ben Celȃl’siz vakit geçiremem, boş yatağını görüp hep ağlarım hocam, diye boynuma sarılıp sarsıla sarsıla ağladı.

 

Celȃl günahsız bir genç, hayatı boyunca hep iyilik yaptı, emekli oldu, insanlara faydalı olayım diyerek yazılar yazdı, en son kitap yazdı.

 

Hatta ölümden sonra bile iyilik yaptı. Diyalize giren iki hastaya böbrekleri nakledildi. Diğer organlarının akıbetini henüz bilmiyordum.

 


İsa abi, için rahat olsun, o şimdi cennet bahçesinde koşuyor, dedim.

 

Okuldan üç gün izin almıştım. İsa abiye, sizin iki çocuğunuz, dört torununuz var.

 

O şimdi cennette mutlu, metin olun, dedim.

 

İznim bitti, müsade isteyerek otobüsle Ankara’ya döndük. 

 

 


 

İnsan dünyada misafirdir diyor şarkılar....

 

İnsan dünyada misafir ama aynı zamanda dünya da insanda misafir...!

 

Biri hoşnut oldukça diğeri de hoşnut olacak ama insan fıtratında doyumsuzluk var...!

 

 

Dünya ile ahiret ise birbirine kuma'dır diyor Hz. Muhyiddin İbn-i Arabi; ikisini birden aynı anda hoşnut kılamazsın. Birinin hoşnutluğu diğerinin mutsuzluğudur..!

 

Kısaca misafirlik çok zor....! İçin razı olduğuna dış itirazda, dışın razı olduğuna da iç...!

 


Daha ötesine ise kelime yetmez, anlam sonsuz, kabuk dar....!

 

Bana olduğun gibi görün diyorsun...! Olduğum gibi görünürsem ne sen kalırsın ne de ben..! Diyor Hz. Mevlana ve devam ediyor;

 

"Dost kulağımızdan tuttu da çeşmeye kadar götürdü bizi. Ağzını burada yıka da halktan gizlenmiş şeyleri konuşma dedi.

 

Ersal Özkan

 

 


 

Bir bakmışsın elinden tutuvermişiz eskimiş hayatların

Gazoz kapakları ile doldurmuşuz ceplerimizi

Ninem çıkıp gelirken kurutmalıkların arasından

Rengârenk bilyeler süslemiş yine düşlerimizi

Uçurtmalarımız gökyüzüne süzülü vermiş tellerin arasından

Hiç büyümemiş hep çocuk kalmışız, kötü adamlar henüz vurmamış kırmızı bisiklet hayalimizi

Sen ve ben, bir çocukluk yapıp; kaybolan yıllarımızı geri almışız zamandan

 

***

 

Bir bakmışsın bahçe duvarında yürüyüp

Kaysı ağacından bakmışız sevgilinin penceresine

Yazlık sinemada çekirdek çitlerken

Zamanın en yorgun vaktinde değmişiz sevgilinin ellerine

Yelkovan borçlarını isterken akrepten

Kopan takvim yapraklarını yeniden yapıştırmışız yerine

Zaman içinde bir zaman, çocuk olmuşuz hem de en küçüğünden

Sen ve ben bir çocukluk yapıp zamanı asıp mandalla bahçedeki ipe

Hesap sormuşuz ayrı geçen günlerden

 

***

 

Bir bakmışsın çatı katından indirmişiz eski çeyiz sandıklarını

Naftalin kokusu yayılırken tahta merdivenlere

Henüz güve yememiş düşlerle doldurmuşuz tel dolapları

Dedem çıkıp gelirken şadırvan yalnızlığından

Elma şekerinin doyumsuz lezzeti sarıvermiş dudaklarımızı

Sen ve ben bir çocukluk yapıp; kaybolan yıllarımızı geri almışız zamandan

 

***

 

Bir bakmışsın atlıkarıncada ellerimize yapışmış pamuk helva

Dönme dolabın etrafında dönüyor dünya

Dönüyor topaç

Dönüyoruz biz

Kan ter için de susamışız, ne güzel mahalle çeşmesinden su içmek kana kana

 

***

 

Bir bakmışsın, bir varmış bir yokmuş

Annemin masallarında dalıyoruz erken uykulara yarı tok yarı aç

Melankoli gecelerde heyulaları çağırıyoruz soğuk odalara

Ne kadar çok korkarsak, ne kadar çok üşürsek, bir o kadar sarılıyoruz

Nefeslerimiz değiyor üşüyen, korkan yanlarımıza

Bir delilik yapıp yeniden tırmanıyoruz

Komşu bahçesinin duvarına

Tırmanıyoruz horozlu saatlerin, radyonun, denizkızı desenli halıların…

süslediği duvarlara

Senin anlayacağın bir duvarın gölgesinde, göz açıp kapayınca kadar gelip geçiyor ömür denilen

 


Gölge oyunu misali gelip geçen çocukluğumuzu çalıyoruz

Tüm zilleri çalıp arkamıza bile bakmadan kaçarken!

Tüm yorgunluğumuza inat uyanıyoruz sobası tüten evlerde

Kuzine sobada kızarmış ekmekler, çay kokusu ile tütsülenirken

Mutluluğu yiyoruz peynir ekmekle

Zaman içinde bir zaman, çocuk olmuşuz hem de en küçüğünden

Sen ve ben bir çocukluk yapıp zamanı gül diye ekmişiz yağ tenekelerine

Cam kenarında açarken hüzün gülleri, hesap sormuşuz sararmış sayfalarda kuruyan güllerden

Hesap sormuşuz, gül misali solup giden bir ömürden…

 

***

 

Bir bakmışsın miadı dolmuş bir ömrü,

Yeniden doldurmuşuz mahalle çeşmesinden

Kırık testiden sızarken yetim çocukların ömrü

Tahtadan atlarımızla koşmuşuz göçmen kuşların peşinden

Leylekler yuva yaparken bacalarımıza

En güzel uykulara dalmışız, hasırlı çatılarda

Çiğ düşmüş topraklarda çelik çomak oynarken

Çiğ olup yere düşen ne varsa çiğnemeden öpüp koymuşuz başımıza

Aşktan önce nasırlı ellerimize aş sancısı düşerken

İzdivaca parmağımızı uzatmışız hatırlı bakışlarda…

 

Ersal Özkan

 

 


 

Bir hafta sonra Ereğli’den, İsa abiden bir telefon geldi. Efkan hocam, Ankara’da bizim eski mahalleden Alper diye bir çocuk vardı, Celȃl’le akran. Dün Celȃl’in cep telefonunu aradı.

 

Celȃl’in geçen hafta vefat ettiğini haber verdim, çok şaşırdı. Celȃl’in sevdiği bir kız vardı biliyor musunuz, dedi. Evet Alper biliyorum, Gönül, dedim.

 

İsa amca, Gönül bizim akrabamızdı. Ben şimdi mezarlıktan geliyorum. Gönül dün kalp krizinden öldü, dedi. Efkan hocam bunu size haber vereyim diye aradım, dedi İsa abi…  

 


Çocuklar yattıktan sonra bu kitabın word dosyasını açtım. Haftasonu olduğu için gece bilgisayardan okudum, ağladım. Saatler hızla geçti, ezan okundu.

 

Sabah namazını kıldım, yatağa uzandım, hemen uyumuşum.

 

Rüyamda Celȃl’i gördüm. Yemyeşil bir parkta bir kızla elele geziyorlardı. Hafiften yağmur çiseliyordu. Beni görünce yanıma geldiler.

 

Bak hocam yürüyebiliyorum, bu kız Gönül, çok mutluyum hocam, dedi ve uzaklaştılar.

 

Parkın sonu denizdi. Denizin kenarında bir banka oturdular ve elele sohbete başladılar. Müziği duyabiliyordum. Evet yıllar önce Celȃl’in bahsettiği sanat müziği şarkısıydı bu.

 

Uyandığımda şarkı hala kulaklarımdaydı.

 

Yıllar önce Celȃl, hocam bu şarkının bestecisi Ereğli’li bestekar Mustafa Seyran. Benim doğduğum yıl 1973’te bir trafik kazasından ölmüş, mezarı Ereğli’de, demişti. 

 

Hocam, Mustafa Seyran bu şarkının sözlerini kimin için ve neleri düşünerek yazdı bilemiyorum ama dinlediğim en harika şarkı, belki beşyüz kez dinledim ama bıkmadım, demişti.

 

 

Elbet bir gün buluşacağız

 

Elbet bir gün buluşacağız

Bu böyle yarım kalmayacak

İkimizin de saçları ak

Öyle durup bakışacağız

 

Belki bir deniz kenarında

El ele maziyi konuşacağız

Benim içimde yanan ateş var

Sevgilim ne zaman kavuşacağız.

 

Beste: Mustafa Seyran

Güfte: Mustafa Seyran

Makam: Muhayyer Kürdî

 

 

***

 

 

Celal’in hayatından resimlerle Ahmet Özhan – Elbet birgün buluşacağız:

 


 

 



…SON…

  

 

Kitabın Yayınını Bitirdik Elhamdülillah

 

80 milyona yaklaşan canım Türkiye’mizde, 8 milyondan fazla engelli insan vardır. Hergün karşılaştığımız, çoğu zaman görmezden geldiğimiz içimizdeki ötekilerdir onlar… 

 

Fakiriniz de yirmi yaşına kadar engellileri görmezden gelir geçerdi.

 

Bu kitapta nasıl engelli oldum, neler yaşadım, duygularım ve hayata bakışım nasıl değişti, anlatmaya çalıştık.

 

Ayrıca aşkla geçen lise ve üniversite yıllarındaki saf duygularımızı paylaştık ve sonunda tabi o aşk, ilahi aşka ulaşmamıza nasıl vesile oldu, kısaca hayat öykümüzü anlattık.

 

İlahi aşk aracının yakıtı olan namazdan ve gözyaşından da bahsettik kitapta…

 

Bu kitabı, hem engelli hem de sağlıklı okuyucuların, imanlarının artmasına vesile olmak, ve inşallah kalbinde sevgi ve merhamet olup gerçeği arayanlara bir ışık olması için, Allah’ın izni ve yardımıyla yazdık.

 

Kitabı tamamen gerçek olay ve düşüncelerle o saf aşk etrafında düzenledik.

 



 


 

Şimdi sizden kısa bir yorum yazıp mail atmanızı rica ediyoruz: celalcelik@gmail.com

 

İnşallah beğendiniz ve bu okuduklarınız ile hayata Celalin Penceresinden baktınız.

 

Acaba yıllardır uğraştığımız bu kitabın size olumlu etkileri oldu mu, geri dönüşleri merak ediyoruz. Tabi belki beğenmediğiniz kısımlar da olmuştur.

 

Sizden aşağıdaki örnekler gibi kısa da olsa bir yorum bekleriz:

 

* Hayata karamsar bakan birisiydim, meğer ne çok şeylere sahipmişim.

 

* Ben inancı zayıf, şüpheleri olan birisiydim. Neleri araştırmam gerek öğrendim.

 

* Kuran’ı hep merak ederdim, hiç okumadım. Sayenizde Kuran meali okuyorum.

 

* Apartmanımızda engelli komşuma hediye aldım gittim, sohbet ettik, çok sevindi.

 

* Her adım attığımda Allah’a şükredeceğim, meğer yürüyebilmek ne değerliymiş.

 

* Dizilerdeki aşk veya magazin programlarındaki gerçek aşk değilmiş anladım.

 

* Kitaptan gerçek dostluğu, vefayı, sevgiyi, aşkı öğrendim.

 

* Komşulara selam vermeye başladım, muhabbet başladı, iyi insanlarmış.

 

* Namazlarımı aksatıyordum, artık hep kılacağım.

 

* Bir müslümanın olmazsa olmaz özelliği, merhametli ve güzel ahlaklı olmasıymış.

 

* Film ve dizilere bakarken müstehcen sahnelerde artık kanalı değiştiriyorum.

 

* Sigarayı bırakmayı iyice düşünmeye başladım, inşallah Allah nasip eder.

 

* Artık hep olumlu düşüneceğim. Negatif düşüncelerle kendimi hasta ediyorum.

 

* Hastalık bir nimetmiş, artık Allah hastalık verdiğinde hep şükredip dua edeceğim.

 

* Anne babamı hiç üzmeyeceğim, her gün arayacağım ve sık sık ziyaret edeceğim.

 

* Her engelli Allah’ın özel kuludur, gördüğüm heryerde güleryüzle sohbet edeceğim.

 

* Başıma gelen herşeye bu da geçer diyorum, sabrediyorum.

 

* Günahlara tövbe ettim, artık ümitsiz değilim. Katil Vahşi, Hz. Vahşi olduysa… 

 

* Kimsenin umudunu kırmıyorum artık, kaderin sahibine teslim oldum.

 

* Empati ne demek ve empati yaparak düşünmenin önemini öğrendim.

 

* Ben engelliyim, namaz kılmaya başlamak için önceden iyileşmeyi beklerdim. Teyemmüm abdestiyle oturduğum yerde de kılabileceğimi hatırlattınız, teşekkürler…

 

 


 

 

 

 

11 yorum:

  1. Abicim ellerine sağlık yüreğine sağlık kitabın gercekten harika olmuş belkide birçok insana hayat kaynağı olacak.Yaşadıklarının büyük kısmında bende seninle üzüldüm duygulandım ama şu gerçek ki hayatta hiçbirşey sebebsiz değildir her iyi olayinda kötü olayında bir amacı vardır senin hayatin seninle beraber bizlerede sınav oldu umarım bu sınavı başarıyla tamamlariz. Seni cok seviyoruz yazilara ve kitaplarına devam etmeni dileriz bir yerde birilerine ışık olmaya devam etmelisin.....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Berrin'im canım kardeşim,
      Sen bize Allah'ın hediyesisin. Hem anne babamın, hem benim moral kaynağımsın.
      Sen olmasan o bunalımlı dönemlerimi zor atlatırdım.
      Seni çok seviyorum. iyi ki varsın... Celal

      Sil
  2. Abicim ellerine sağlık yüreğine sağlık kitabın gercekten harika olmuş belkide birçok insana hayat kaynağı olacak.Yaşadıklarının büyük kısmında bende seninle üzüldüm duygulandım ama şu gerçek ki hayatta hiçbirşey sebebsiz değildir her iyi olayinda kötü olayında bir amacı vardır senin hayatin seninle beraber bizlerede sınav oldu umarım bu sınavı başarıyla tamamlariz. Seni cok seviyoruz yazilara ve kitaplarına devam etmeni dileriz bir yerde birilerine ışık olmaya devam etmelisin.....

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Celal ÇELİK;
    Büyük bir gayretle hazırlayıp,yayınladığınız “ İçimdeki Bitmeyen Özlem” adlı kitabınız elhamdülillah okuyucularla buluştu. Haftada üç gün olmak üzere yaklaşık üç ay okuyucuları kendine bağladın ve merakla beklenen 41. bölümle finale ulaştınız. Artık finaldesiniz bundan sonra şimdi ve gelecekte bir çok insan sizin bu eserinizi okuyacak ve eminim hayata bakışları değişecektir.
    Yaşama bağlılıkları artacak,maddi şeylerden başka manevi şeylerinde olduğunu anlayacaklar.
    Okuyucular kitabınızda gerçekleri duygusal bir biçimde görecektir. Bir çok kimse kendisini kitabınızda bulacaktır.
    Kitabınızda “Her Şeye Rağmen Yaşama”nın güzelliğini gördüm. Bundan dolayı kitabınızı herkese tavsiye ederim.
    Durmak yok..... Yazmaya ve faaliyetlere devam ... İnşallah....
    Allah’a emanet olunuz!...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Efkan Vural hocam,
      Çok teşekkür ediyorum güzel yorumunuz için...
      Evet elhamdülillah bitirdik, inşallah kalbinde sevgi olup gerçeği arayanlara ışık olur...
      Sevgili Efkan Hocam bu kitapta güzel eleştirinizle yazılarımızı güzelleştirdik. iyi ki varsınız.
      Allah sizden ebedi razı olsun.
      Allah bizleri sevdiklerimizle birlikte Firdevs cennetinde Efendimize SAV komşu etsin.
      Allah'a emanet olunuz... Sevgilerimle
      Celal

      Sil
  5. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  6. 23 Aralikta vefat ediyor diye yazmissiniz ama ustteki celal abinin yorum tarihi 13 nisan 2016

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. KARDEŞİM ÖLMEDİM ÇOK ŞÜKÜR
      İNTERBETTEKİ KİTABIN GİRİŞİNDE VE 40. BÖLÜMDE JURGU OLDUĞUNU BELİRTMİŞTİM...
      "

      Kitabın girişinde kitabın sonunun neden kurgu olduğunu anlatmıştık:
      "

      Sil
  7. O kisim gozumden kacmis.suan cok saskinim ve sizden gelen mesaji gorunce sok oldum ve yasadiginiza cok sevindim.netten kitabinizi okumustum aylar once ve etkisinden uzun sure cikamadim.simdide kitabin sonunu okuyunca yanlis anladim.garip duygular icindeyim az onceki hem huzunlu duygularim simdi yerini mutluluga birakti. Allah size hayirli sihhatli uzun omur ve istediginiz gibi husn-u hatime versin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin Enes bey aynı dua sizin içinde olsun teşekkürler
      hatırlatmanızla bu yazının girişine şunu ekledim=



      (DİREK SON BÖLÜMÜ TIKLAYAN OKUYUCULARA:
      NEDENİNİ KİTABIN GİRİŞ YAZISINDA VE 40. BÖLÜMDE AÇIKLAMIŞTIK,
      BU SON BÖLÜM TAMAMEN KURGUDUR.)

      Sil